Şifacının Yolu: Şifalandıran Netlik
Güncelleme tarihi: 14 Eyl 2021
Possibility Management’tan beş beden, dört his, üç dünya, İki drama ve tek basit gerçek.
Clinton Callahan, Olasılık Psikoloğu
Çeviren: Özge Gül
Hastalıkların sebepleri ve tedavisi hakkında çok sayıda teori vardır. Bu teorilerden hiçbirinin karşısında ya da yanında olmadan, netliğine ve dolayısıyla şifalandırma gücüne boyutlar ekleyebilirsin. Netlik, bir şifacının, danışanlarına günlük davranışlarında yeni seçenekler sunma becerisini güçlendirir. Daha fazla seçeneğe sahip olmak, çok daha fazla olasılığa (possibility) sahip olmak demektir. Olasılık, dünyadaki en etkili ilaçlardan biridir. 3 Aşamalı Şifa yaklaşımında Netlik, hastalığı senden uzaklaştırmaya çalışmak yerine, senin şeklini değiştirerek seni hastalıktan uzaklaştıran yeni bir Olasılık yaratır. Yeniden keşfedilen sende, hastalığın tutunabileceği hiçbir yer kalmaz. Bu yazıda, Possibility Management (Olasılık Yönetimi) alanına kısa ve öz bir giriş yapıp beş beden, dört his, üç dünya, iki drama ve tek basit gerçeğin haritalarında netlik ve olasılık bulacağız.
NETLİK
Varlığın yeni bir ayrım (bir “Aha!” deneyimi) tarafından yeniden düzenlendiğinde, yeni bir Netlik kazanırsın. Netlik, şifalanma sürecinde altın bir anahtardır çünkü bu yeni ayrım tarafından yaratılan içsel değişim yepyeni bir Olasılık alanına bir kapı açabilir.
Ancak Netliğin kazanılması zordur. Netlik, genellikle varsaydığımız gibi sadece zihinde bir anlayış değildir. Üzerine düşünürsek aslında netliğe sahip olmadığımızı görürüz. Düşünceler kolayca unutulur ya da karıştırılır. Yeni netlik, bu süreçte Varlığında yeni bir Matris oluşturan yeni bir ayrımı entegre eder. Yeni Matris'in, önceki şeklini terk ettikten sonra ve yeni şeklini almadan önce deneyimlediğin bir durum olan Sıvı Hal sırasında Varlığının şeklini yeniden düzenler.
Matris, Varlığındaki, deneyimsel ayrımlardan inşa edilen ve bilinci yakalayan bir yapıdır. Doğal olarak daha bilinçli olduğunda ve daha karmaşık sorumluluklar aldığında Matris'i inşa ettiğini fark edersin. Matris'in boyut değiştirdikçe, Varlığın da şekil değiştirir. Bu, Netliğe bedava ulaşılmadığı anlamına gelir. Netlik deneyimsel olarak sana ulaşır, içselleşir ve bu deneyim zor olabilir. Netliğin seni nasıl değiştirdiğini deneyimleyerek öğrenmezsen, o zaman danışanının yeni bir netlik kazanma deneyiminden geçmesini güvenli hale getiremezsin.
Bazı hastalıklar fiziksel bir soruna fiziksel bir çözümdür; toksinlere maruz kalma, C veya D Vitamini eksikliği, fiziksel travma veya radyasyon ya da frekansların verdiği fiziksel zarar gibi. Diğer hastalıklar ise, enerjetik ya da duygusal bir soruna fiziksel bir çözümdür. Bu tür hastalıklar, danışanın bilinçli ya da bilinçsiz olarak kendisini hasta eden standart etkileşim yolunu tercih etmesinden ortaya çıkar. Hastalık, eğer olur da algılanırsa, başlangıçta bir sorun olarak görülmez. Hayatta kalma içgüdüsüyle, insan zihni kendini kandırmada çok yeteneklidir.
Bir danışan bir tıp doktoruna ancak hastalığını bir problem olarak algılamaya başladığında gider çünkü hastalığı problem olarak görmek, modern allopatik tıbbın da standart görüşüdür. Danışan ancak hastalığının dışında problemine de farklı bir çözüm istediğinde bir şifacıya gider.
Şifacının bakış açısına göre hastalık, danışana ilişki kurma yollarını dönüştürmesi için bir davettir. Şifacı, bu evrimsel sürece ebelik yaparak hizmet edebilir. Semptomlar, danışanın kendisi için yeni olasılıkları keşfetmesine yarayan bir kapı aralar. Hastalığın nedeninin kendi kendine oluştuğu keşfedilirse şifacı, danışanın varlığında, yeni ayrımların yeni Matrisler oluşturduğu alanlarda yön bulabilir. Danışan sebebin farkına varır ve bunun sorumluluğunu alırsa, bir Sıvı Hal meydana gelir, bu süre zarfında Varlık şekil değiştirir ve hastalığı geride bırakır.
Şifacı, danışanın asıl bağlılığının hastalığa karşı olduğunu bilir. Danışan ise bu durumu, ancak hastalıkla kurduğu bağın amacı hakkında netlik kazandığı zaman değiştirebilir. (böyle bir bağ; intikam almak, haklı olmak, kendini kötüye kullanmak, sevgi ve ilgi görmek, fark edilmek gibi amaçlardan doğabilir ). Danışanı bu amaç konusunda netliğe yönlendirmek ve ardından farklı bir bağlılık içine girmesi için bir olasılık yaratmak, şifacının bir Olasılıkçı, His Uygulayıcısı, Olasılık Psikoloğu, Olasılık Koçu, Olasılık Aracısı, Memetic Mühendisi vb. olup olmadığına bakılmaksızın, şifacının işidir.
Netlikle ilgili iyi haber şu ki, kendimiz için yaratabildiğimiz her netliği, danışanlarımız için de yaratabiliriz. kötü haber ise, netliğe sahip olmadığımız her alan , danışanlarımızın da şifalanmasına yardım edemeyeceğimiz alanlardır. (Örneğin, Gremlin inisiyasyonunu almadıysan, yani Alışılmışın dışındaki Olasılığın kaynağı olarak Gremlin'in, senin yanında kısa bir tasma ile durmuyorsa, O sana sahip olacak ve bilinçsizce Gremlin'in Gölge İlkelerine hizmet ederek danışanların için güvenli olmayacaksın.) Danışanlar sadece şifacının gidebildiği kadar ileri gidebilir. Bu, şifacının yapması gereken bir fedakarlıktır: ilk önce kendisi gitmelidir.
BEŞ BEDEN
Bir insanın fiziksel bir beden üzerinde gün boyu taşınan bir zihin olduğu yanılgısı, modern kültür düşünce yazılımına o kadar entegre edilmiştir ki, farklı bir şey düşünmek önemli bir iç savaşı kazanmayı gerektirir. Ezoterik, kült, tuhaf veya anti-sosyal olarak adlandırılma riskini almaya cesaretin var mı? Yine de, Hissizlik Seviyeni kısmen de olsa düşürürsen, 5 beden duyu organlarından gelen doğal, süptil duyumların bolluğu şaşırtıcıdır.
Bu hisler şimdi bile, bu anda içinden akıyorlar. Onları nasıl engelliyorsun? Şiddetli bir Kendini Gözlemleme, bu konuda adım adım netlik sağlayacaktır.
Sana hangi ince duyumları engellediğine dair örnekler versem, bilinçli yada bilinçsiz yaptığın anlaşmayı fark ederek başını sallardın (elindeki titreşim, renklerin arasındaki renkler, Varlığının varlığı, konuşmanın yönünü değiştirmek için yana kayabileceğin anlar arasındaki boşluklar vb.). Ancak birkaç dakika içinde bu hisleri iki nedenden dolayı unutursun: 1. Hissizlik Çubuğunu çok yüksek tutma alışkanlığın ve 2. Zihin ve bedenden ibaret var olduğuna dair öz imajın. Bu iki neden diğer ince duyumların çeşitliliğini algılamanı engeller ve cadı olarak kazıkta yakılmaktan yada toprağa gömülüp taşlanmaktan korkarsın.
5 Bedenli yaşamın bol zenginliğini engellemek Standart İnsan Kapasitesi Düşünce Yazılımında tipik olsa bile, senin için böyle olması gerekmez. Düşünce yazılımını yükseltebilirsin. Bu durumda, bu, kendi deneyimin için 5 Beden ve onların tüm bilgi ve enerjisine sahip olduğun yeni bir harita kullanmak demektir.
5 Beden Düşünce Haritası gerçek değildir. Sadece yararlıdır.
1. Ses, ışık, basınç, sıcaklık, titreşim, tat, koku, renkler vb. algılayan organlara sahip kemik, deri, sinir, kan ve kaslara sahip Fiziksel Bedenin.
2. Fikirler, inançlar, sonuçlar, varsayımlar, beklentiler, anılar, isimler, dil, kavramlar, dikkat vb. ile bir zihne sahip olan Zihinsel Bedenin.
3. Zamanlamayı, mülkiyeti, durumu, konumlandırmayı, boşlukları, kirlenmeyi, uygunluğu, kutsal alanı vb. algılayan çoklu hassasiyet alanlarına sahip Enerjetik Bedenin.
4. Şimdiden gelen hislerle dolu ve geçmişten (çocukluk), gelecekten (hayal gücün), dış otoritelerden (oyun dünyalarının sahipleri), Gremlin'inden veya Vampir varlıklardan gelen duygularla dolu bir kalbe sahip Duygusal Bedenin.
5. İnci’n, Yıldızlaştırılmış duygu arketiplerin, damıtılmış Parlak İlkelerin ve Arketipik Soyun gibi, hem içindeki hem de dışındaki doğanın arketipsel güçlerine doğrudan erişmeni sağlayan bir çerçeveye veya bağlama sahip olan Arketip Bedenin.

Varlığın, elinin bir kuklayı canlandırabildiği gibi, 5 Bedenin tamamı aracılığıyla canlanır ve dünya ile etkileşime girer. Varlığında inşa ettiğin Matris'in unsurlarını oluşturan ayrımlar, aynı zamanda Memetik Mühendisliği aracılığıyla zarafet ve incelik içinde gelişebilen Memetik Yapıları da oluşturur.
Olasılık Yönetiminde, yakın zamana kadar beşinci beden - Arketip Beden - hakkında bir şey öğrenmedik. Bunun nedeninin, beşinci beden çevrimiçi hale gelmeden, Yetişkin Ego Durumunda dengelenmeden ve Arketip Etki Alanlarını keşfetmek için bir araç olarak kullanılmadan önce, diğer dört bedenin bir dereceye kadar uyumlu çalışma düzenine gelmesi için belirli şifa ve inisiyasyon süreçlerine ihtiyaç duyması olduğunu düşünüyoruz.
DÖRT HİS
Transaksiyonel Analizi’nin yaratıcısı Dr. Eric Berne, Valerie Lankford tarafından oluşturulan bir duygu haritası kullandı. Valerie, haritasında tüm insani hislerin dört ana kategoriye ayrılabileceğini öne sürdü: öfke, üzüntü, sevinç ve korku. Bu düşünce haritasını kullanarak hisler hakkında bir anda entelektüel bir netliğe sahip olduk. Dört adet his vardır ve bu muazzam bir netliktir (özellikle erkekler için!).
İlerleyen araştırmalar bize HİSLER ve DUYGULAR arasında bir büyük bir fark olduğunu ve bu farkı ifade etmenin şaşırtıcı şekilde basit ve kolay olduğunu gösterdi.
● HİSLER ortaya çıktıklarında, onların zekasını ve enerjisini yetişkin hayatınızı yaşamak için kullanırsınız ve sonra 3 dakikadan daha kısa bir sürede deneyiminizden tamamen kaybolurlar.
● Öte yandan DUYGULAR, ortaya çıkar, HİSLER ile tamamen aynı hissettirir (öfke, üzüntü, korku veya sevinç), ancak deneyim 3 dakikadan daha uzun sürer.
Hiç kızgın hissettiğin ve bunun bir saat sürdüğü oldu mu? Bir gün? Bu bir his değil, bir duygudur. Üzüntü, korku ve 3 dakikadan uzun süren sevinç için de aynı şey geçerli. Onlar duygular. Öğrendiğimiz şey, HİSLERİN bir şeyleri ele almak için, DUYGULARIN ise bir şeyleri şifalandırmak için olduğudur! Danışanlarımızı Olasılık Yönetimi ve Radikal Sorumluluğun fiilen başladığı Yetişkin Ego Durumuna getirmek için duygusal iyileşme süreçlerinde uzmanlaştık.
Modern kültür taraftarlarına bu hislerden üçünün (öfke, üzüntü ve korku) “olumsuz ya da kötü” olduğunu ve sadece sevincin 'olumlu' veya 'iyi' bir his olduğunu öğretir. Bu, Hislerin Eski Düşünce Haritasını oluşturur (çok eskiden kalma bir düşünce yazılımı). O yüzden bu 3 olumsuz duygudan biri harekete geçtiğinde bir şeylerin yanlış olduğu sonucuna varırız ve bizi 'düzeltmek' için terapi ya da bizi uyuşturacak ilaçlar vermelerinden korkarız. Bize "Kızılderililerin acı hissetmediği" öğretilmiştir. Diğer yandan, "olumlu" bir his olan mutluluğun da tehlikeli olduğunu düşünürüz: "Ay çok güldük, başımıza bir şey gelecek." Modern kültür aslında bize genel olarak “hissetmenin” iyi bir şey olmadığını öğretir.
Hisleri bastırmanın sağlığımızı etkileyebileceği bilinmektedir. Örneğin, öfkeyi bastırmak karaciğeri veya safra kesesini, üzüntüyü bastırmak akciğerleri ve kalın bağırsağı, sevinci bastırmak kalbi ve ince bağırsağı , korkuyu bastırmak ise böbrekleri veya mesaneyi etkileyebilir.
Possibility Management’ta (Olasılık Yönetimi) öfke, üzüntü, sevinç ve korkunun, pusulanın dört yönü kadar nötr olduğu yeni bir harita yaratıyoruz. Kuzey kötü mü? Doğu iyi mi? Batı negatif mi? Güney pozitif mi? Bu sorular nasıl aptalca geliyorsa, öfke, üzüntü, sevinç ve korku için de aynı şey geçerlidir. Olasılık Yönetimi haritasına göre hisler bedenimizde, bu dünyada bulmak için geldiğimiz şeyi, bu dünyaya sunmak için geldiğimiz şeye dönüştürmekte ihtiyaç duyduğumuz bilgi ve enerjiyi bize sağlamak için oluşurlar. Bilgimize ve enerjimize erişebilmek için kültürel eğitimimizi geride bırakmalı ve hislerimizle olan ilişkimizi değiştirmeliyiz. Bu, bir şifacının standart eğitim sınırlarının dışına çıkması ve daha fazla eğitim alması gereken alandır.

Tüm hisler ve duygular bilinçli veya bilinçsiz olarak hissedilebilir. Hislerin ve duyguların bilinçli olarak deneyimlenmesi için Şifacı danışanını “içsel navigasyon”u öğrenmesi yönünde destekler. Hisler hakkındaki entelektüel netlik deneyimsel netliğe dönüştüğünde, içsel navigasyon becerileri de gelişir. Dört hissin her biri farklı duyu ve fiziksel dışavurumlarla ortaya çıkar. Danışan deneyimsel Netlik kazandığında, 5 Bedenleri onların haritası olur. Ne hissettiğini bildiğinde, o zaman başka birinin ne hissettiğini de bilebilirsin. Danışanın ne hissettiğini bilmek ise, Şifacının iyileştirme kapasitesinde önemli bir faktördür.
Bilinçli olarak hissetmek, hisleri yüzde sıfırdan (uyuşuk) yüzde yüze (arketip) kadar çeşitli yoğunluk seviyelerinde deneyimlemek ve ifade etmek anlamına gelir. Şifacı, Danışanın Duygu Dedektörünü kalibre edebilmesi ve örneğin arketipsel öfkenin %50 yoğunluğunun ne kadar büyük olduğunu hissedebilmesi için geri bildirim sağlayabilir.
Yıldızlaştırma, dört hissin her birinin %100'ünü sistematik olarak serbest bırakan otantik bir yetişkinlik başlatma sürecidir. (Bunu evde denemekten ziyade bir eğitim olarak yapmanı öneririz. Çünkü hislerimiz, onları derinlere gömdüğümüz zamandaki olgunluk seviyesinde kalmışlardır ve onları geri getirdiğimizde yeniden aynı seviyede ortaya çıkarlar. Çoğumuz için bu dönem, hisler çok genç ve olgunlaşmamışken yaşanmıştır. Bir eğitim sırasında, eğitmen, hislerimizi kısa sürede olgunlaştırmak için bize güvenli bir şekilde rehberlik edebilir. Olgunlaşma sürecini tek başına kolaylaştırmak ve yönetmekse zorlayıcıdır.)
Biz insanlar içimizde, uykuda olup hayata döndürülmeyi bekleyen arketip yapılara sahibiz. Bir hissi yıldızlaştırma deneyimi, arketip bir yapıyı ateşler. Öfkeyi yıldızlaştırma ile gelen yapıcı (Savaşçı), üzüntü ile gelen iletişimci (Âşık), korku ile gelen yaratıcı (Sihirbaz) ve sevinç ile gelen sorumlu lider (Kral veya Kraliçe, Olasılıkçı). Savaşçı, Âşık ve Sihirbaz, sorumlu liderin hizmetinde çalışır.
Yıldızlaştırma, bir gezegeni yıldıza dönüştürme olarak düşünülebilir. Gezegen ile yıldız arasındaki fark, bir gezegen yaydığından daha fazla enerji emerken bir yıldız emdiğinden daha fazla enerji yayar. İnsanlar yıldızlar gibi yaşamak (yaratan, üreten olmak) için tasarlanmıştır. Modern kültür ise bize gezegenler olarak yaşamayı (tüketen, yargılayan olmayı) öğretir. Şifacılar, düşünce yazılımı yükseltme dönüşümleri için köprü olabilirler.
Geleneksel kültürler, on sekiz yaşındaki bir ergeni, bir "geçiş ayini" yoluyla, Orijin Noktalarını annelerinden kültürlerinin geleneklerine taşıyarak yerli yetişkinliğe getirir. Kültür rejeneratif ise ve çevresel koşullar stabil ise böyle bir inisiyasyon yararlıdır. Ancak 21. yüzyılda bu koşulların hiçbirine sahip değiliz. Şimdi, Orijin Noktanın annenden taşındığı ve kendi merkezine yerleştirildiği tamamen farklı bir inisiyasyon biçimi gereklidir. Bu, Otoriteni, Sesini, Dikkatini geri almanın ve Radikal Sorumluluğun temelidir. Possibility Management, 1975'ten beri yeni kültür arkeolojisi inisiyasyonları gerçekleştirir. Yıldızlaştırma süreci kendine has bir zamanlamaya ihtiyaç duyar ve tecrübemize göre bu yaklaşık iki yıl kadar sürer.
Possibility Management’ta (Olasılık Yönetimi) Valerie Lankford’un his haritasını bir adım öteye taşıdık. Saf haliyle hissedildiklerinde, hislerin daha yararlı olduklarını keşfettik. Hisleri karıştırmak kendi rahat-sızlığını yaratır. Hisleri karıştırmak kötü ya da yanlış değildir; sadece, hisleri net ve farklı bir şekilde hissetmekten farklı bir tür deneyim üretir. Örneğin, öfke ve üzüntüyü karıştırmak, depresyon hissiyatı yaratır. Bu, süt ile inek gübresini karıştırmak gibidir. Sütün ve gübrenin kendilerine has farklı kullanımları vardır. Onları bir araya getirdiğinde elde ettiğin tek şey balçıktır.
Depresyondan çıkmak için duyguları ayrıştırıp onları bedende ait oldukları yere tekrar koyabilirsin. Öfke kemikler, dişler, kafatası ve omurgana aittir. Üzüntü vücudunun sulu kısımlarına, organlara, dokulara, kan, lenf ve omurilik sıvılarına aittir. Korku sinirlere, omuriliğe ve beyne aittir. Ve sevinç, vücudundaki her hücrenin hücre duvarında bulunur.
Duyguları ayırmak çok gürültülüdür. Eğer öyle değilse, yapmıyorsun; sadece yaptığını düşünüyorsun demektir. Duygularını katman katman birbirinden ayır. Onları çevrendeki ayrı kümelere koy. Karışık duyguları ayırmak, onları bir şeyleri başlatmak, durdurmak, sınırlar oluşturmak, ne istediğini söylemek, yakınlığı yeniden müzakere etmek, iletişimi tamamlamak ve baştan başlamak için şimdiki zamanda yetişkin zekası ve enerjisi olarak kullanabileceğin hislere dönüştürür.

Üzüntü ile korkuyu karıştırmak yalnızlık veya çaresizlik yaratır. Üzüntüyü sevinçle karıştırmak duygusallık veya nostalji yaratır. Öfke ve korkuyu karıştırmak histeriye neden olur. Korku ve sevinci karıştırmak, kumar vb. gibi dikkatsiz riskler üretir. Öfke ve sevinci karıştırmak, Almanca'da "schadenfreude" denen "Ben kazandım, sen kaybettin" rekabetinde olduğu gibi, bir başkası acı hissettiğinde mutlu hissetme duygusunu üretir. Üç hissi karıştırmak kıskançlık, açgözlülük, utanç, intikam ve suçluluk yaratır. Ve dört hissi karıştırmak da, tükenmişlik ve duygusal veya psikolojik çöküş yaratır.
Modern kültür dört his ve bu hislerin karışımı hakkında henüz bu netliğe sahip olmadığı için kaç kişiye beyin kimyasalları reçete ediliyor ya da kaçı kurumlara kapatılıyor? Yedi yaşındayken hisler hakkında netlik kazanmaya başlayabilirdik. Ancak, okullarımız bu netliği sağlamıyor. Okulumuza böyle bir netlik katmak için önce öğretmenlerin netliğe sahip olacak şekilde eğitilmeleri gerekir. Öğrenciler ancak öğretmenlerin gidebildiği kadar uzağa gidebilirler.
ÜÇ DÜNYA
Fırıncı, sabahları sıcak ekmek yiyebilmemiz için artık gece uykusuyla sıradan bir ilişkiye sahip olmamanın bedelini öder. Cerrah, insan vücuduyla artık sıradan bir ilişkiye sahip olmamanın bedelini öder, böylece bizim yararımız için onu kesip tekrar güvenli bir şekilde dikebilir. Bir şifacı da, şifacı olmanın bedelini öder. Bedel: diğer mesleklerden insanların netliğe sahip olmadığı şeyler hakkında netliğe sahip olmaktır. Örneğin, Şifacı hayatta sadece iki şey olduğunu bilir: Saçmalık ve Hiçbir Şey.
Şifacı, her gün insanların üç dünyaya, Üst Dünya, Orta Dünya ve Yeraltı Dünyasına girip çıktığını farkeder. Çoğu insan bu geçişleri bilinçsizce yaparken, şifacı üç dünyanın tüm alanlarında netlik ve belli bir amaçla gezinmeyi öğrenir.
Orta Dünya zaman, para, yemek, bulaşık yıkama, yerleri süpürme, çocukları okula götürme, çöpü çıkarma, işe gitme, faturaları ödeme, arabayı tamir etme, alışveriş yapma, sahile gitme, köpekleri gezdirme, egzersiz, günlük işler, rahatlama, cinsellik ve sıradan pratik yaşam dünyasıdır. Orta Dünyanın sezgisi şudur: meşgul, meşgul, meşgul!
Üst Dünya, ilk kez bir kilisede veya doğada tek başına fark etmiş olabileceğimiz bir alan niteliğidir. Ruh hali değişir. Dikkatimiz saf ve arıtılmıştır. Sesler değişir. Işığın kalitesi parlaklaşır ve netleşir. Bizim için veya insanlık için neyin mümkün olduğuna dair görüşümüz değişir. Sorumluluk ve özen kolaylıkla zenginleşir. Saygı, açıklık, kabul, netlik, olasılık, bütünlük, sevgi, sevinç, bolluk, parlaklık, saflık, birlik, öğrenme, keşif, paylaşma, büyüme, evrim, ekip çalışması, beraberlik gibi sorumlu Parlak İlkelerin varlığını fark ederek Üst Dünyada olduğumuzu hissederiz.
Yeraltı Dünyası da çatışmaların, cesaretin kırılmasının ve "Ha-ha! Yakaladım seni. Ben kazandım! Sen kaybettin, salak!" halinin sorumsuz sevincinin ortasında fark ettiğimiz bir alan niteliğidir. Yeraltı Dünyası ıstırap, kurbanlık, ayrılık, rekabet ve zulümle doludur. İntikam, açgözlülük, yıkım, nefret, saygısızlık, manipülasyon, üstünlük, sinsilik, ihanet, önyargı, terörizm, adaletsizlik, tecavüz, cinayet, açlık, ıssızlık, hayatta kalma, kıtlık, yoksunluk gibi sorumsuz Gölge İlkelerinin varlığını fark ederek Yeraltı Dünyasında olduğumuzu hissedebiliriz. Bilinçsizlik, eylemdeki sorumsuzluktur.
Bu Üç Dünya Haritası'nda Yeraltı Dünyasının Orta Dünya ile Üst Dünya arasında yer aldığını fark etmen seni şaşırtabilir. Bu konumlandırma ilk başta mantıklı gelmeyebilir çünkü bu düşünce haritasındaki Yeraltı Dünyasının konumu, adıyla eşleşmiyor. Yeraltı Dünyası altta değil; ikisinin arasındadır. Bu konum, literatürdeki yada yaygın dini dogmalarda geçen arketip Yeraltı dünyalarının alegorik tanımlamalarıyla da uyuşmuyor.
Yeraltı Dünyasını Orta Dünya ile Üst Dünya arasında bulmak, uzun yıllara dayanan pratik deneyime dayanmaktadır. Günümüzün çoğunu çok çok yoğun Orta Dünya ile geçirebiliriz. Sevgi dolu bir ilişki, bir şarkı, bir tapınak, meditasyon, cinsellik, veya bir dua gibi alan ve anlarda Üst Dünyanın farkına varabiliriz. Doğrudan bir deneyim olarak Üst Dünya ile kısa karşılaşmalarımız olabilir ve oraya gitmek isteyebiliriz. Ama Üst Dünyaya gerçekten gitmeye çalışır çalışmaz kendimizi keşfedilmemiş Yeraltı dünyamızda buluruz.
Eğer bunun üzerinde derinlemesine düşünürsen, kendi deneyimlerinde bunun doğruluğunu fark edeceksin. Örneğin, bayram veya özel günler için anne babanı veya kayınpederini ziyaret ettiğini hayal edebilirsin. İletişim ve sevginin gerçekleştiğini, çocukların melekler olduğunu, tatillerin ruhunda parıldayan bir tanınma, takdir, gerçek birlik olduğunu hayal edersin. Kapının zilini çalarsın. Kapı açılır. Baban ne kadar zayıf göründüğünden ya da onlara ne kadar az ilgi gösterdiğinden şikayet etmeye başlar ve 7 saniye içinde seni saatlerce, günlerce, haftalarca terk etmeyen tepkilere bağlanırsın. Yeraltı dünyana hoş geldin!
Üst Dünyaya giden yol, Yeraltı dünyasının bilincinde olmak ve onu sahiplenmekten geçer. Yeraltı dünyasının hakimiyetini ele geçirmeden Üst Dünyanı asla istikrara kavuşturamazsın. Orta Dünyadan doğruca Üst Dünyaya gidebileceğini düşünmek, Yeni Çağ felsefesinin tanımıdır.
Üç dünya ile ilgili olarak, danışanlarının ancak senin gidebildiğin kadar ileri gidebilecekleri de doğrudur. Yeraltı dünyasının bir kısmına sahip değilsen, danışanların da kendilerine ait olan o kısmı sahiplenemezler. Yeraltı dünyasının yalnızca dörtte birini tanır ve ona sahip olursan, yeraltı dünyasının dörtte üçü senin farkındalığın dışında sana sahip olur ve hiç beklemediğin anlarda amaçlarına hizmet eden eylemler yapmanı sağlarlar. Yeraltı Dünyasının kralının veya kraliçesinin (Gremlinin) motivasyonlarının ve yaratımlarının farkına varmadıysan, seninkinden daha büyük bir Gremlin'e sahip herhangi bir danışan seni manipüle edebilir, düğmelerine basabilir, seni bağlayabilir ve onların yararına yaptığın şifa çalışmalarının etrafında daireler çizebilirler. Gremlin kötü değildir. Gremlin, Gremlin'in yaptığını yapar. Gremlin'in hapsedilmemelidir. Aksine inisiye edilmesi ve yönlendirilmesi gerekir. Bu sayede, Arketipsel Soyunun hizmetlerini Köyüne ulaştırman için sana güç veren, alışılmışın dışında, sınırsız bir olasılık kaynağı olarak hizmet edebilir.
Kendini Üst Dünya ve Orta Dünyanın özel alanlarında rahat ettirirsen ve danışanların bu alanlara erişemezlerse, o zaman senin eşliğimizde kendilerini güvende hissetmeyeceklerdir. Çoğu danışan senin o an olduğun yere hemen gelemez. Bu, şekil değiştirmeyi öğrenmen ve bulundukları yere senin gitmen gerektiği anlamına gelir. Yine bu tür beceriler, modern kültürün şifacı eğitimi programlarının kapsamı dışındadır. Becerilerin modern kültür tarafından sunulmaması, şifacı olarak becerilere ihtiyacın olmadığı anlamına gelmez. Tam tersine, kültürün dışına çıkıp kendini eğitmen gerektiği anlamına gelir.
Şifalanma, danışanın farkına vardığında, kabul ettiğinde ve olduğu yerde anda ve merkezinde olduğunda gerçekleşir. Nerede olurlarsa olsunlar, orada bilinçle var olabildiklerinde, kendilerini başka bir yere taşıma gücüne sahip olurlar. Danışanların bulundukları yerde olabilirlerse, özgünlüklerini de otomatik olarak geri kazanırlar.

Bir şifacı, görevinin Orta Dünyayı Üst Dünyaya dönüştürmek olduğunu düşünebilir. Amacının Orta Dünyayı mükemmeleştirmek olduğunu varsayabilir.
Üst Dünyada mükemmellik mümkündür. Saf parlaklık, tam kalıcı aydınlanma, mutlak birlik. Tüm bu mükemmellik ve daha fazlası Üst Dünyada mümkündür. Orta Dünyada ise mükemmellik mümkün değildir. Orta Dünyada hiçbir şey mükemmel değildir. Düz bir çizgi veya bir küreyi kolayca hayal edebiliriz, ancak Orta Dünyada düz çizgi veya küre yoktur. Orta Dünya'daki her şey akar, değişir, gelişir veya bozulur ve ölür. Orta Dünyada hiçbir şey istikrarlı veya kalıcı değildir. Her şey dalgalanır. Mükemmellik imkansızdır.
Peki bir şifacı ne yapmalı?
Bir şifacı, Orta Dünyada, Üst Dünya İlkelerinin işlerini yapabileceği bir alan yaratır. Şifacı olarak yarattığın ve tuttuğun alan ofisin, seminer evin, judo okulun veya yoga uygulama salonun gibi fiziksel bir alan veya kafede, telefonda, yürüyüşte, video konferansta bir sohbet gibi enerjetik bir alan olabilir. Bu alanı yaratarak, mekanının belirli Parlak İlkeler adına var olduğunu ilan etmiş olursun. Daha sonra aynı yerde aynı anda iki alanı tutarsın: Orta Dünyadaki enerjetik alan artı Parlak İlkelerin alanı. Dİğer bir deyişle, dünyaların bir kesişim noktasını yaratırsın. Dünyaların bu kesişme noktasında, Üst Dünya, Orta Dünyadaki işini senin gözlerin, ellerin, kalbin ve ağzın aracılığıyla yapar. (Bu kanal olmak değildir!!!) Dünyaların bu kesişme noktasında yaptığın iş asla mükemmel değildir. Asla mükemmel olamaz. Mükemmel olmak zorunda da değildir. Bu dünyaların kesişme noktasında yaptığın iş, olabileceğinin en iyisidir. Bilmen gereken, bu çalışmanın yeterince iyi olduğudur.

Orta Dünyayı mükemmel yapamayız. Bu mümkün değildir. Bizim görevimiz, hizmet ettiğimiz Üst Dünya İlkelerinin Orta Dünyada işlemesine aracı olacak bir alan olmaktır. Şifacının ofisi dünyaların kesişim noktasıdır. Olan mükemmel değildir. Fakat olabildiğince iyidir. Ve bu da yeterlidir.
İKİ DRAMA
Dr. Stephen Karpman 1965'te Drama Üçgeni modeli ile insan etkileşimlerini haritalandırdı. Drama Üçgeni, günlük etkileşimlerimizin çoğunun, Drama Üçgenindeki üç karakterden birinde bilinçsizce rol yapma olduğunu gösterir: Mağdur, Zalim, Kurtarıcı.
Possibility Management’ta (Olasılık Yönetimi) Stephen Karpman’ın Drama Üçgeni düşünce haritasını bir adım öteye taşıdık. Sorumluluktan kaçınmak için tasarlanmış herhangi bir eylemin Alçak Drama adı verilen özel bir drama türü olduğunu keşfettik. Sorumsuz Alçak Dramayı (eylemdeki bilinçsizlik) tanımlamayı öğrendiğinde, Yüksek Drama (eylemdeki bilinçlilik) adı verilen bilinçli ve sorumlu tiyatro oyununu oynama olasılığın doğar. Yüksek Drama ve Alçak Drama doğru ya da yanlış, iyi ya da kötü değildir. Sadece birbirinden farklı sonuçlar yaratırlar.

Alçak Dramadaki en güçlü rol Mağdur rolüdür. İyi bir Mağdur, herkesten bir Zalim yaratabilir. Üçgen üzerinde bilinçsizce yer değiştirdiğimizde, Alçak Dramanın gerçek olduğuna inanırız. Eğer suçluyorsak, içerliyorsak, gerekçelendiriyorsak, haklı çıkıyorsak, yakınıyorsak ya da birini haksız çıkarıyorsak, Alçak Dramayı oynadığımızı söyleyebiliriz. Alçak Dramada gerçekleşen tek şey senin yaşlanman ve Gremlin’in şişmanlamasıdır.
Şifa Yüksek Dramadır. Örneğin, bir şifacı dikkatini bölmeyi öğrenmelidir. Dikkatini bölerek, bir ayağını sıradan akıl sağlığının Orta Dünyasına kilitlersin. Diğer ayağını ise danışanın dünyasına yerleştirirsin. Temas ve desteği sürdürerek, bu dünya genel olarak akıl sağlığının olağan tanımına uymasa bile, iyileşmek için gitmeleri gereken yere olan yolculuklarında danışanına eşlik edersin.
Possibility Management (Olasılık Yönetimi), Olasılık Haritası adı verilen bir düşünce haritasında hem Alçak Drama'yı hem de Yüksek Drama'yı bir araya getirir. Bu büyük bir düşünce haritasıdır, yani birçok alanı kapsar. Bu makalede zaten birçok alanı ele aldık, bu yüzden sana Olasılık Haritasını göstereceğiz, ancak bunu kendin çözmen gerekecek. Küçük bir uyarı yapmamız gerekiyor: Olasılık Haritası'nı çözmeyi başardığında, senin için bazı şeyler değişirse şaşırma. Olasılık Haritası, zihninde sandığın kadar net olmayan fikirleri şiddetle yiyip değiştiren memetik virüslerle doludur. İyi eğlenceler!
Olasılık Haritası bizim haritamızdır. Her birimiz, Üst Dünyanın Kralı veya Kraliçesi olan bir Gerçek Lider ve Yeraltı Dünyasının Kralı veya Kraliçesi olan bir Gremlin Lideri barındırıyoruz. Alçak Drama'nın Yeraltı Dünyasını beslediği gibi Yüksek Drama da Üst Dünyayı besler. Her an ya Yüksek Drama yaratırız ya da Alçak Drama. Alçak Dramadan Yüksek Dramaya geçemezsin. Ya birini seçersin ya da diğerini. Olasılık Haritası sana netliği ve dolayısıyla ŞİMDİ hangi dramayı yaratacağını seçme gücünü verir.
TEK GERÇEK
Olasılık Haritası, her ne olursa olsun tamamen tarafsız olduğunu bildiren tek bir dikey çizgiyle başlar. Bu beyan, Olasılık Haritası'ndaki tek doğrudur. Ama insansın ve insanlar hiçbir şeyi tarafsız bırakmazlar. Bunun yerine, her an yaratırsın. Olanlarla ilgili hikayeler yazarak yaratırsın. Olanlara bir anlam yüklersin.
Dünya kanıt bakımından zengindir ve uydurmak istediğin herhangi bir hikâyeyi destekleyecek kanıtlar her zaman vardır. Her hikâyenin bir amacı vardır. (Amaçsız hikayeler uydurmazsın.) Ya amacının bilincindesindir ya da değilsindir. Bilinç ikilemi iki genel oyun türü yaratır: sorumlu oyunlar ve sorumsuz oyunlar. Hangi oyunu oynadığın, her zaman yarattığın sonuçlardan ayırt edilebilir. (Örneğin, 09:00'da biriyle buluşmayı kabul edersen ve 09:03'e kadar buluşmaya varmazsan, hangi oyunu oynadığın açıktır.) Sonuçlar yalan söylemez.
"Şifacı” olarak adlandırılan oyun dünyası, Radikal Sorumluluk alanında oynanan bilinçli tiyatro, Yüksek Drama'dır ve şöyle der:
● Olan her şey tamamen tarafsızdır.
● Olan, olduğu gibi, anlamsızdır.
● Sadece bu. (Anlamsız olması bile anlamsızdır.)
● 'Sorun' diye bir şey yoktur. (Buna kim 'sorun' adını veriyor?)
● Mağdur olmak imkansızdır. (Çünkü radikal olarak sorumlusun.)
● Koşulların senin üzerinde hiçbir gücü yoktur. (Ancak, hikayelerin gücü vardır.)
● Sorumsuzluk bir yanılsamadır.
● Her seçimi nedensiz yere yapıyorsun.
● Sen bir hikaye yaratıcısısın.
● Sorumlu hikayeler sana mağdur hikayelerinden daha fazla güç verir.
● Hiçbir hikaye doğru değildir. (Yalnızca Saçmalık ve Hiçlik vardır.)

SONUÇ
Batılı terapötik modellerin çoğu Greko-Romen doğrusal mantık ve Freudcu Jungçı psikoanalitik varsayımlar çerçevesinde oluşturulmuştur. Doğulu terapötik yöntemlerin ise çoğu Hindu, Budist veya Taoist dünya görüşlerinin varsayımları çerçevesinde oluşturulmuştur. Güneyli terapötik yöntemlerin çoğu da, Kızılderili ayahuasca, sweatlodge, vizyon arayışı yerli modaliteleri içinde şekillenmiştir.
Farkında olmadan, şifa becerini bu çerçevelerle gereksiz yere sınırlandırıyor olabilirsin. Buna mecbur değilsin. Genel yaklaşımını değiştirmek zorunda kalmadan, netlik alanına bağlanarak seçtiğin şifa yolunu güçlendirebilirsin. Bilincin dönüşümüne ve evrimine yol açan netlik, en karanlık koşullarda bile ani olasılıklar yaratma gücüne sahiptir.
Şifacılık mesleğine girmenin ilk zorlu görevi, ekolünü seçmektir. İlk başta seçim prosedürü basit görünür. Popüler olan şifa yöntemlerini tarar, ilgini çeken bir veya iki tanesini seçer, kendini eğitir, bir sertifika alır ve insanlarla çalışmaya başlarsın. Seçiminin gerçek ciddiyeti, danışanlarının ancak senin gidebildiğin kadar ileri gidebileceklerini fark etmeye başladığında, birkaç yıllık pratik deneyimden sonra ortaya çıkar.
Bir şifacı olarak verimliliğinizi iki faktör sınırlar. Daha az önemli olan faktör, özel şifa yönteminin sınırlarıdır. Daha etkili olan faktör, kendi kişisel netliğinin sınırlarıdır. Başka bir deyişle, 5-Bedenle deneylediğin hangi ayrımları uygulayabildiğindir.
Bir şifacı aynı zamanda bir insandır. İnsanlar günlerini ve gecelerini beş bedende, dört hisle, üç dünyada yolculuk ederek, iki dramayı yaratarak ve tek bir gerçeği göz ardı ederek geçirirler.
Yeni Netlik, evde (zihnimizde, kalbimizde, bedenimizde ve ruhumuzda) başlar. Kendini deneylere açarken dikkatlice gözlemlediğinde ve keşfettiklerinin radikal sorumluluğunu üstlendiğinde, sadece teoride değil, pratikte de özgün bir netlik geliştirirsin. Bu Otantik Netlik, danışanlarına sağladığın hizmetlere muazzam değer katarak, alışılmışın dışındaki olasılıklara kapı açar. Hiç kimse senin için yeni netliği elde edemez. Daha da ilginci, hiç kimse yeni netliğe erişmeni engelleyemez.